12 Kasım 2013 Salı

Nav ê min Rojava ye…



Rojava



“Ez çi bêjim li dû çavên te,
Ez çi bêjim ji ber xweşikbûna te,
Rojavayê dilê min!
Tavaheyva min di xweşikbûna rûyê te de ma,
Kenên min di çavên te de,
De bilezîne!
Wek çûyînek bê xatir vegere li me,
Wek zarukek bê xem bikene ji me re
di germahîya şoreşê de,
Bila em bibin Rojavayê dilê te,
Û bila şad bibe Kurdistan,
Bi hatina te,bi azadîya te…”

Baskıya çare: Ya başka şehir ya başka ülke




Zeynep Miraç*


Kurosawa’nın Raşomon filmini bilirsiniz. Yaşanmış bir olaydan bahsedilir ama kaç tanık varsa her biri kendi gerçeğini anlatır. Başbakan’ın “Kızlı erkekli müstakil evde kalıyorlar” sözünün ardından sokaklarını arşınladığımız Denizli’de zihnimde hep Raşomon dönüyor. Başbakan Erdoğan neden Denizli’yi işaret etti? Burada neler oluyor? Öğrenciler ne diyor? Bu soruları sordukça herkesin kendi gerçeği çıktı karşımıza... 

Sırrı Süreyya Önder ile Gezi üzerine



Kampfplatz / Sırrı Süreyya Önder



Siz direnişin Gezi Parkı’yla sınırlı olduğu ilk günlerde oradaydınız. O sırada hareketin bu boyutlara geleceğini tahmin etmiş miydiniz? 1 Haziran sonrasında hareketin geldiği boyutu gördüğünüzde ne hissettiniz? Direnişin hangi yönlerini umut verici, hangi yönlerini yetersiz buluyorsunuz?

Kent isyanları dünyanın farklı noktalarında gerçekleşmişti bu hareketten önce. Gördüğümüz, bu tip isyanların çoğunun yerel olduğu kadar genel sıkıntıları da temsil ettiğiydi. Bu bağlamda, neoliberalizm özelinde halkların “ayaklanmaları” ve kent hakkına sahip çıkmaya çalışmalarının boyutlarının büyüyeceğini öngörmüştüm; ancak bu denli bir politik çeşitliliğin dengeli bir biçimde sürebilmesini elbette hiçbirimiz kolay kolay tahmin edemezdik.

Forum deneyimi demokratik özerklik ile birebir örtüşüyor



Bekir Avcı* / Erdem Yörük**


Gezi direnişi boyunca, 'demokratik özerklik ve Gezi' sıkça birlikte anıldı; demokratik özerklik modelinin, Gezi direnişiyle beliren forum deneyimiyle paralellikler taşıdığı çeşitli siyasi ve akademik çevrelerce  dillendirildi. Peki, bu forum deneyimiyle Kürt hareketinin merkeze aldığı demokratik özerklik modeli arasındaki paralellikler neler? Biz de, Koç Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde öğretim üyesi olan Erdem Yörük'le 'Gezi Direnişi, Kürtler ve demokratik özerklik' konusunu konuştuk. Yörük,  1990'ların başındaki Bahar Eylemleri ile Türkiye Kürdistanı'ndaki serhıldandan ve bugün yaşananlarla koşutluklarından başlayarak bizimle fikirlerini paylaştı… 

Yeni bir Vesika!

Zana Kaya - Kenan Aydın* / Mehmet Bekaroğlu**



Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, Öcalan’ın önerdiği Demokratik İslam Konferansı’nı gazetemize değerlendirdi. Medine Vesikası’na dikkat çeken Bekaroğlu, ‘Vesika günümüz koşullarına uyarlanabilir’ dedi.


VESİKA BUGÜNE TAŞINABİLİR


Bekaroğlu, “Vesika’da toplumun ortak konularda nasıl kararlar alacağı ile ilgili maddeler var. İnançlar ve kimlikler kendi içlerinde özerktir. Medine Vesikası’nın yeni koşullarda nasıl olabileceğini konuşmalıyız. Konferans bu açıdan önemli” dedi.


ÖCALAN’IN ÖNERİSİ ÇOK ÖNEMLİ


“Halkın gündelik yaşamını belirleyen, kültürünün, zenginliklerinin ana rengi olan Müslümanlık yok sayılarak bir yere gidilemez. Öcalan, bunları gördü ve söylüyor” diyen Bekaroğlu, “Buradan hareketle alınacak önemli yollar var” dedi.

11 Kasım 2013 Pazartesi

KCK de savaşa gönüllü değil



Hayko Bağdat* / Meral Danış Beştaş**



BDP Eşbaşkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş çözüm sürecinde, “AKP’nin savaşı göze alacağını” düşünmediğini ancak iktidar partisinin meseleyi stratejik görerek “Ne kadar öteleyebilirim” diye yaklaştığını söyledi.

BDP Eşbaşkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş ile Diyarbakır’da konuştum.

Barış sürecindeki son durumdan Türkiye’nin Rojava politikasına, öğrenci evleri meselesinden Başbakan’ın HÜDAPAR görüşmesine kadar gündemi değerlendirdi. Değişen siyasi iklimde bölgede yaşanacaklar hakkında öngörülerini aktardı.

10 Kasım 2013 Pazar

Kentsel dönüşümün kentsel harekete dönüşümü: Gezi hareketi



Sema Erder



Gezi Hareketinin çok boyutlu bir kitlesel muhalefet hareketinin yansıması olduğu, yaygınlaşan etkisinden ve halen devam eden tartışmalardan da anlaşılmaktadır. Bu hareketin, alışık olduğumuz toplumsal hareketlerden farklı olması ilk anda yorumlanmasını güçleştirdi. Göreli olarak umutlu ve taleplerini doğrudan ifade edebilen bu hareket, uzlaşma umudu olmadığı için gün geçtikçe daha öfkeli hale gelmiş olan muhalefet hareketlerinden de, güçlü olanla uzlaşma yanlısı popülist toplumsal hareketlerden de farklıydı. Yapılan tartışmalardan, kayırmacı otoriter popülist siyasetin hakim olduğu bu ortamda böyle bir muhalefet hareketinin nasıl olup da yeşerebildiği sorusunun cevabını izleyicileri kadar, katılımcılarının da merak ettiği görülmektedir. Bu yazıda, bu tartışmalara katılmak amacıyla, Gezi hareketinin İstanbul’daki popülist siyaset ve kentsel toplumsal hareketlerle ilişkisi konusunda bazı değerlendirmeler yapmaya çalışacağım. 

Özgür Gündem'in KCK Eş Başkanı Cemil Bayık'la yaptığı röportajın tamamı




Oğuz Ender Birinci* / Cemil Bayık



Öfkemiz buna!



‘Biz savaşı durdurduk ama AKP-Türkiye savaşı durdurmadı’ diyen Bayık, ‘Savaşın yönünü Rojava’ya çevirdi. Önderliğin şartlarında hiçbir değişiklik yapmadı. Böyle yürüyemeyeceği ortadadır’ dedi.


SÜREÇ ÇÖKTÜ ÇÜNKÜ...

KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, çözüm sürecinde diyalog döneminin bittiğini, müzakere dönemine geçilmesi gerektiğini fakat hükümetin buna niyeti olmadığı için ‘sürecin çöktüğünü’ kaydetti. Bayık, “AKP çözüm sürecini seçimlere kurban ediyor” dedi.


AKP SAVAŞI DAYATIYOR

Bayık, “Biz dünyanın şahitliğinde dedik ki savaşı durduruyoruz, sorunu çözmek istiyoruz. Şimdi AKP ne yapıyor siyasetin yollarını kapatarak savaşı dayatıyor. Bize düşen de olup bitenleri kamuoyuna duyurmak. Bu ne tehdittir ne de şantaj” dedi.

9 Kasım 2013 Cumartesi

Bir üretim ve yaşam biçimi olarak kooperatifler



Abdullah Aysu*



PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından başlatılan barış görüşmeleri ile birlikte Türkiye’nin büyük sermayesi gözlerini Kürdistan coğrafyasına çevirdi. Hükümet her gün yeni bir ‘kalkınma’ projesini açıklarken Kürt Özgürlük Hareketi kapitalist üretim ilişkilerine alternatif toplumsal ekonomi üzerine geliştirdiği ‘Demokratik Özerklik’ projesi ile özgür bir yaşam sunuyor. Projenin dayanağı ise ‘kooperatifler’ olacaktır.


Karatay hipnozu ve sorulmayan sorular



Sırrı Süreyya Önder*



"Ne yapsın kadın, korkmuş, adeta hipnoz olmuş" demeyin. O kadar masum değil! Bu ülkedeki linç histerisinin en mikro çekirdeği işte böyle çalışıyor.

Yaşadığı dönemde ‘Dolandırıcıların Şahı’ diye anılan bir mahpus arkadaşım vardı. Rivayet olunur ki Selçuk Parsadan’ın da ustasıymış. Yıllarca yapıp her seferinde de başarılı olduğu dolandırma yöntemi dergi çıkarmaktı. Dergilerinin şaşmaz iki adı vardı. Birincisi ‘Vergi Müfettişleri’ diye başlardı, ikincisi de ‘Emniyet Mensupları’. Bu isimlerle başlar ve ‘dayanışma, denetleme vb.’ uzantılarla devam ederdi. ‘Ordu Mensupları’ diye başlayan dergi isimleri de varmış ama onları yalnızca darbe ve sıkıyönetim dönemlerinde tedavüle sürermiş.

Boşuna araştırmayın bazen bir fotoğraf her şeyi anlatır

Fatih Çekirge*



SURİYE sınırına duvar örülüyor diye olaylar çıktı.

Mitingler, polisle çatışmalar...

Peki kim bu insanlar?...

Sınıra toplanan binlerce kişi niye orada?

Gösteri için mi?

Terör mü? Siyaset mi?

Kaide Rojava'da tutunamaz



Mutlu Çiviroğlu*



Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) Sözcüsü Rêdûr Xelîl, Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerle Kaide arasında yaşanan çatışmalarda gelinen noktayı Radikal’e anlattı. Xelîl, Irak sınırındaki Til Koçer’in YPG’nin eline geçmesinin ardından Kaide’nin birçok yerden çekilmek zorunda kaldığını söyledi.


YPG’nin başlattığı kapsamlı operasyonlardan sonra şu an durum nasıl, hangi yerler kontrolünüzde?

Evet, Serêkaniyê’de Devrim Şehitlerine Vefa Operasyonu’nu başlatmıştık. 2. aşaması dün gece (salı) sona erdi. Bu hamlemizden sonra radikal silahlı grupların elindeki 23 ilçe, köy ve ve merkez tamamen temizlendi. Yani Til Temir ve Serêkaniyê hattının kuzeyi arasındaki 23 yer tamamen kurtarıldı. Mişrafa, Til Halef, Esfer Nacar ve son olarak Til Temir yakınındaki Benacir kurtarıldı. 

8 Kasım 2013 Cuma

Does Washington have a policy toward Syria’s Kurds?

People sit in the back of a truck as they celebrate what they said was the liberation of villages from Islamist rebels near Ras al-Ain in the province of Hasakah, after capturing it from Islamist rebels, Nov. 6, 2013. (photo by REUTERS)


Cengiz Çandar*



A recent Financial Times blog ended by saying, “Welcome to the Middle East and have a nice day.”

I spent the last week in Washington, which coincided with the visit of Iraqi Prime Minister Nouri al-Maliki, and every day I reread those lines:  “Welcome to the Middle East and have a nice day.”

Türkiye’nin utanç duvarı



Fehim Taştekin*



Beyaz tülbentli kadın, Lütfiye Gökkan endişeli: "Kızımın yanına gidip, oturmak istiyorum ama izin vermiyorlar. Bir tarafta asker, bir tarafta polis; ablukaya almışlar. Bakmamıza bile izin vermiyorlar. Ne Hitler, ne Nazi, ne Osmanlı böyle yaptı. Bunu bize yapan Erdoğan'dır. Kızı Ayşe Gökkan, Nusaybin Belediye Başkanı. Suriye ile Türkiye sınırındaki mayınlı tarlada dikenli teller arasında tek başına 30 Ekim’den beri ölüm orucunda. Günde sadece yarım litre su alıyor. Nusaybin’in ikizi sayılan Suriye’nin Kamışlı kenti arasında hükümetin başlattığı duvar inşaatı durduruluncaya kadar açlık grevine son vermeyeceğini söylüyor. Güvenlik güçleri sadece sağlık ekibinin günde bir kez gidip muayene etmesini izi veriyor. 112 Acil hazırda bekliyor. Desteğe gelen Rojavalı Kürtler Gökkan’ı görmesin diye yetkililer yeşil branda çekti.


4 Kasım 2013 Pazartesi

Sıtma savaş ve eradikasyonu



Sırrı Süreyya Önder*



Tıpkı Başbakanımızın açılışlarda yaptığı gibi “Ya Allah Ya Bismillah” dedim. Her ihtimale karşı “Ya Ali”yi de ekleyip iğneyi sapladım.

Ben okumayı söktükten sonra sapıkça bir işe yöneldim. Kentteki bütün tabelaları okuyup ezberliyordum. İlkokul 2. sınıftayken kentin bütün dükkan ve sokak tabelalarını ezberlemiştim. O kadar sıralı sayıyordum ki “Google Map” olsa haset ederdi. 

İki tabela ile başım dertteydi, birisi ‘Trahom Savaş Dispanseri’ diğeri de ‘Sıtma Savaş Eradikasyonu’. 

İslami kesimde teslimiyet hakim



Serpil İlgün* / Hüda Kaya



Yazar, Aktivist Hüda Kaya ile söyleşi için randevulaşırken, ağırlıkla parti meclisi üyesi olduğu HDP’yi konuşmayı tasarlamıştık. Ancak, AKP’li dört kadın milletvekilinin Meclis Genel Kuruluna başörtülü katılmaları, konuyla ilgili kadim tartışmaları alevlendirince, başörtüsü ister istemez söyleşimizin ana gövdesini oluşturdu. AKP, kendisini iktidara taşıyan önemli dinamiklerden biri olan dindar kadınların başörtüsü talebini onca yıl neden karşılamadı? Neden şimdi? Yıllardır siyasi kamplaşma malzemesi yapılan türban, artık istismar konusu olmaktan çıkacak mı? Başörtüsü özgürlük değildir demek mümkün olmayacak mı? Kadın sorunu başörtüsünden mi ibarettir? Başörtüsü mücadelesinin simge isimlerinden Hüda Kaya ile Mecliste başörtüsünü, onun tetiklediği tartışmaları ve HDP’yi konuştuk.

Halkın gözü inşada



Sedat Yılmaz - Gülşen Çelik*



Siyasal ve Sosyal Araştırma Merkezi (SAMER) tarafından 2013 yılı Ekim ayında Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı 2 bölgedeki 22 il kent merkezinde, hükümetin açıkladığı ‘Demokrasi Paketi’ sonrasında algı ve beklentileri tespit etmek amacıyla 2’ncisi yapılan araştırmada, Türkiye’nin en önemli olayının Kürt sorunu olduğu ve halkın sorunun çözümüne ilişkin gidişattan endişe duyduğu vurgulanıyor. Hükümetin çözüme ilişkin somut projelerinin olduğunu düşünme oranının yüzde 53.8’den yüzde 32.2’ye düştüğü, yüzde 76.5’inin özel okullarda anadilde eğitime karşı olduğu, yeni bir ‘Demokrasi Paketi’nde Kürtlerin statüsünün tanınmasını isteyenlerin oranı ise yüzde 74’ü buluyor. Araştırma, Kürt sorununun çözümünde en önemli aktörün Öcalan olduğu ve halkın büyük bir kısmının devletten çok Kürt Özgürlük Hareketi’ne güvendiğini ortaya koymakta. Bu sonuçlardan yola çıkarak Boğaziçi Üniversitesi öğretim görevlilerinden Nazan Üstündağ, Bülent Küçük ve Şerif Derince ile Kürt toplumundaki beklenti ve algıları değerlendirdik. Yaptığımız yuvarlak masada halk ile KCK’nin bir uyum içinde olduğu fikri ortaklaştı.


Türkiyelileşirken yerelleşmek



Bekir Ağırdır*



Seçmen 2011 seçimlerinde yeni bir siyasi denge üretmişti. “Fakat çıkan sonuca bakarak her bir aktörün kendi oy oranını, milletvekili sayısını değerlendirmesi ve yalnızca kendisi üzerinden bir yorum üretmesi eksikli ve hatalı olacaktır. Çünkü 12 Haziran akşamının ikinci temel sonucu ve işareti, her bir aktör, kendininkinden daha çok ötekinin oy oranını, milletvekili sayısını anlamlandırmaya ve anlamaya çalışmasının zorunlu oluşudur… Bu bakış açısı aynı zamanda gelecek dönem için de ipucu olacaktır. Kendininkinden çok karşısındakileri dikkate alan değerlendirmeler üretebilen siyasi aktör, daha doğru siyaset tarzı ve siyasi pozisyon üretebilecektir.” (14 Haziran 2011, On bir Haziran’ın ardından, T24)

3 Kasım 2013 Pazar

Five reasons US should change policies toward Syria’s Kurds



Amberin Zaman*



Syria’s most influential Kurdish group, the Democratic Union Party (PYD), which has been running a belt of mainly Kurdish settlements along the Turkish border since July 2012, has been knocking on Washington’s door for some time, but it remains firmly shut. The situation was driven home on Oct. 28 when Kurds from across the globe gathered for a groundbreaking conference called “The Kurdish Role in the New Middle East” held at the National Press Club in Washington, DC.