12 Kasım 2013 Salı

Nav ê min Rojava ye…



Rojava



“Ez çi bêjim li dû çavên te,
Ez çi bêjim ji ber xweşikbûna te,
Rojavayê dilê min!
Tavaheyva min di xweşikbûna rûyê te de ma,
Kenên min di çavên te de,
De bilezîne!
Wek çûyînek bê xatir vegere li me,
Wek zarukek bê xem bikene ji me re
di germahîya şoreşê de,
Bila em bibin Rojavayê dilê te,
Û bila şad bibe Kurdistan,
Bi hatina te,bi azadîya te…”

Baskıya çare: Ya başka şehir ya başka ülke




Zeynep Miraç*


Kurosawa’nın Raşomon filmini bilirsiniz. Yaşanmış bir olaydan bahsedilir ama kaç tanık varsa her biri kendi gerçeğini anlatır. Başbakan’ın “Kızlı erkekli müstakil evde kalıyorlar” sözünün ardından sokaklarını arşınladığımız Denizli’de zihnimde hep Raşomon dönüyor. Başbakan Erdoğan neden Denizli’yi işaret etti? Burada neler oluyor? Öğrenciler ne diyor? Bu soruları sordukça herkesin kendi gerçeği çıktı karşımıza... 

Sırrı Süreyya Önder ile Gezi üzerine



Kampfplatz / Sırrı Süreyya Önder



Siz direnişin Gezi Parkı’yla sınırlı olduğu ilk günlerde oradaydınız. O sırada hareketin bu boyutlara geleceğini tahmin etmiş miydiniz? 1 Haziran sonrasında hareketin geldiği boyutu gördüğünüzde ne hissettiniz? Direnişin hangi yönlerini umut verici, hangi yönlerini yetersiz buluyorsunuz?

Kent isyanları dünyanın farklı noktalarında gerçekleşmişti bu hareketten önce. Gördüğümüz, bu tip isyanların çoğunun yerel olduğu kadar genel sıkıntıları da temsil ettiğiydi. Bu bağlamda, neoliberalizm özelinde halkların “ayaklanmaları” ve kent hakkına sahip çıkmaya çalışmalarının boyutlarının büyüyeceğini öngörmüştüm; ancak bu denli bir politik çeşitliliğin dengeli bir biçimde sürebilmesini elbette hiçbirimiz kolay kolay tahmin edemezdik.

Forum deneyimi demokratik özerklik ile birebir örtüşüyor



Bekir Avcı* / Erdem Yörük**


Gezi direnişi boyunca, 'demokratik özerklik ve Gezi' sıkça birlikte anıldı; demokratik özerklik modelinin, Gezi direnişiyle beliren forum deneyimiyle paralellikler taşıdığı çeşitli siyasi ve akademik çevrelerce  dillendirildi. Peki, bu forum deneyimiyle Kürt hareketinin merkeze aldığı demokratik özerklik modeli arasındaki paralellikler neler? Biz de, Koç Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde öğretim üyesi olan Erdem Yörük'le 'Gezi Direnişi, Kürtler ve demokratik özerklik' konusunu konuştuk. Yörük,  1990'ların başındaki Bahar Eylemleri ile Türkiye Kürdistanı'ndaki serhıldandan ve bugün yaşananlarla koşutluklarından başlayarak bizimle fikirlerini paylaştı… 

Yeni bir Vesika!

Zana Kaya - Kenan Aydın* / Mehmet Bekaroğlu**



Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, Öcalan’ın önerdiği Demokratik İslam Konferansı’nı gazetemize değerlendirdi. Medine Vesikası’na dikkat çeken Bekaroğlu, ‘Vesika günümüz koşullarına uyarlanabilir’ dedi.


VESİKA BUGÜNE TAŞINABİLİR


Bekaroğlu, “Vesika’da toplumun ortak konularda nasıl kararlar alacağı ile ilgili maddeler var. İnançlar ve kimlikler kendi içlerinde özerktir. Medine Vesikası’nın yeni koşullarda nasıl olabileceğini konuşmalıyız. Konferans bu açıdan önemli” dedi.


ÖCALAN’IN ÖNERİSİ ÇOK ÖNEMLİ


“Halkın gündelik yaşamını belirleyen, kültürünün, zenginliklerinin ana rengi olan Müslümanlık yok sayılarak bir yere gidilemez. Öcalan, bunları gördü ve söylüyor” diyen Bekaroğlu, “Buradan hareketle alınacak önemli yollar var” dedi.

11 Kasım 2013 Pazartesi

KCK de savaşa gönüllü değil



Hayko Bağdat* / Meral Danış Beştaş**



BDP Eşbaşkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş çözüm sürecinde, “AKP’nin savaşı göze alacağını” düşünmediğini ancak iktidar partisinin meseleyi stratejik görerek “Ne kadar öteleyebilirim” diye yaklaştığını söyledi.

BDP Eşbaşkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş ile Diyarbakır’da konuştum.

Barış sürecindeki son durumdan Türkiye’nin Rojava politikasına, öğrenci evleri meselesinden Başbakan’ın HÜDAPAR görüşmesine kadar gündemi değerlendirdi. Değişen siyasi iklimde bölgede yaşanacaklar hakkında öngörülerini aktardı.

10 Kasım 2013 Pazar

Kentsel dönüşümün kentsel harekete dönüşümü: Gezi hareketi



Sema Erder



Gezi Hareketinin çok boyutlu bir kitlesel muhalefet hareketinin yansıması olduğu, yaygınlaşan etkisinden ve halen devam eden tartışmalardan da anlaşılmaktadır. Bu hareketin, alışık olduğumuz toplumsal hareketlerden farklı olması ilk anda yorumlanmasını güçleştirdi. Göreli olarak umutlu ve taleplerini doğrudan ifade edebilen bu hareket, uzlaşma umudu olmadığı için gün geçtikçe daha öfkeli hale gelmiş olan muhalefet hareketlerinden de, güçlü olanla uzlaşma yanlısı popülist toplumsal hareketlerden de farklıydı. Yapılan tartışmalardan, kayırmacı otoriter popülist siyasetin hakim olduğu bu ortamda böyle bir muhalefet hareketinin nasıl olup da yeşerebildiği sorusunun cevabını izleyicileri kadar, katılımcılarının da merak ettiği görülmektedir. Bu yazıda, bu tartışmalara katılmak amacıyla, Gezi hareketinin İstanbul’daki popülist siyaset ve kentsel toplumsal hareketlerle ilişkisi konusunda bazı değerlendirmeler yapmaya çalışacağım. 

Özgür Gündem'in KCK Eş Başkanı Cemil Bayık'la yaptığı röportajın tamamı




Oğuz Ender Birinci* / Cemil Bayık



Öfkemiz buna!



‘Biz savaşı durdurduk ama AKP-Türkiye savaşı durdurmadı’ diyen Bayık, ‘Savaşın yönünü Rojava’ya çevirdi. Önderliğin şartlarında hiçbir değişiklik yapmadı. Böyle yürüyemeyeceği ortadadır’ dedi.


SÜREÇ ÇÖKTÜ ÇÜNKÜ...

KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, çözüm sürecinde diyalog döneminin bittiğini, müzakere dönemine geçilmesi gerektiğini fakat hükümetin buna niyeti olmadığı için ‘sürecin çöktüğünü’ kaydetti. Bayık, “AKP çözüm sürecini seçimlere kurban ediyor” dedi.


AKP SAVAŞI DAYATIYOR

Bayık, “Biz dünyanın şahitliğinde dedik ki savaşı durduruyoruz, sorunu çözmek istiyoruz. Şimdi AKP ne yapıyor siyasetin yollarını kapatarak savaşı dayatıyor. Bize düşen de olup bitenleri kamuoyuna duyurmak. Bu ne tehdittir ne de şantaj” dedi.

9 Kasım 2013 Cumartesi

Bir üretim ve yaşam biçimi olarak kooperatifler



Abdullah Aysu*



PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından başlatılan barış görüşmeleri ile birlikte Türkiye’nin büyük sermayesi gözlerini Kürdistan coğrafyasına çevirdi. Hükümet her gün yeni bir ‘kalkınma’ projesini açıklarken Kürt Özgürlük Hareketi kapitalist üretim ilişkilerine alternatif toplumsal ekonomi üzerine geliştirdiği ‘Demokratik Özerklik’ projesi ile özgür bir yaşam sunuyor. Projenin dayanağı ise ‘kooperatifler’ olacaktır.


Karatay hipnozu ve sorulmayan sorular



Sırrı Süreyya Önder*



"Ne yapsın kadın, korkmuş, adeta hipnoz olmuş" demeyin. O kadar masum değil! Bu ülkedeki linç histerisinin en mikro çekirdeği işte böyle çalışıyor.

Yaşadığı dönemde ‘Dolandırıcıların Şahı’ diye anılan bir mahpus arkadaşım vardı. Rivayet olunur ki Selçuk Parsadan’ın da ustasıymış. Yıllarca yapıp her seferinde de başarılı olduğu dolandırma yöntemi dergi çıkarmaktı. Dergilerinin şaşmaz iki adı vardı. Birincisi ‘Vergi Müfettişleri’ diye başlardı, ikincisi de ‘Emniyet Mensupları’. Bu isimlerle başlar ve ‘dayanışma, denetleme vb.’ uzantılarla devam ederdi. ‘Ordu Mensupları’ diye başlayan dergi isimleri de varmış ama onları yalnızca darbe ve sıkıyönetim dönemlerinde tedavüle sürermiş.

Boşuna araştırmayın bazen bir fotoğraf her şeyi anlatır

Fatih Çekirge*



SURİYE sınırına duvar örülüyor diye olaylar çıktı.

Mitingler, polisle çatışmalar...

Peki kim bu insanlar?...

Sınıra toplanan binlerce kişi niye orada?

Gösteri için mi?

Terör mü? Siyaset mi?

Kaide Rojava'da tutunamaz



Mutlu Çiviroğlu*



Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) Sözcüsü Rêdûr Xelîl, Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerle Kaide arasında yaşanan çatışmalarda gelinen noktayı Radikal’e anlattı. Xelîl, Irak sınırındaki Til Koçer’in YPG’nin eline geçmesinin ardından Kaide’nin birçok yerden çekilmek zorunda kaldığını söyledi.


YPG’nin başlattığı kapsamlı operasyonlardan sonra şu an durum nasıl, hangi yerler kontrolünüzde?

Evet, Serêkaniyê’de Devrim Şehitlerine Vefa Operasyonu’nu başlatmıştık. 2. aşaması dün gece (salı) sona erdi. Bu hamlemizden sonra radikal silahlı grupların elindeki 23 ilçe, köy ve ve merkez tamamen temizlendi. Yani Til Temir ve Serêkaniyê hattının kuzeyi arasındaki 23 yer tamamen kurtarıldı. Mişrafa, Til Halef, Esfer Nacar ve son olarak Til Temir yakınındaki Benacir kurtarıldı. 

8 Kasım 2013 Cuma

Does Washington have a policy toward Syria’s Kurds?

People sit in the back of a truck as they celebrate what they said was the liberation of villages from Islamist rebels near Ras al-Ain in the province of Hasakah, after capturing it from Islamist rebels, Nov. 6, 2013. (photo by REUTERS)


Cengiz Çandar*



A recent Financial Times blog ended by saying, “Welcome to the Middle East and have a nice day.”

I spent the last week in Washington, which coincided with the visit of Iraqi Prime Minister Nouri al-Maliki, and every day I reread those lines:  “Welcome to the Middle East and have a nice day.”

Türkiye’nin utanç duvarı



Fehim Taştekin*



Beyaz tülbentli kadın, Lütfiye Gökkan endişeli: "Kızımın yanına gidip, oturmak istiyorum ama izin vermiyorlar. Bir tarafta asker, bir tarafta polis; ablukaya almışlar. Bakmamıza bile izin vermiyorlar. Ne Hitler, ne Nazi, ne Osmanlı böyle yaptı. Bunu bize yapan Erdoğan'dır. Kızı Ayşe Gökkan, Nusaybin Belediye Başkanı. Suriye ile Türkiye sınırındaki mayınlı tarlada dikenli teller arasında tek başına 30 Ekim’den beri ölüm orucunda. Günde sadece yarım litre su alıyor. Nusaybin’in ikizi sayılan Suriye’nin Kamışlı kenti arasında hükümetin başlattığı duvar inşaatı durduruluncaya kadar açlık grevine son vermeyeceğini söylüyor. Güvenlik güçleri sadece sağlık ekibinin günde bir kez gidip muayene etmesini izi veriyor. 112 Acil hazırda bekliyor. Desteğe gelen Rojavalı Kürtler Gökkan’ı görmesin diye yetkililer yeşil branda çekti.


4 Kasım 2013 Pazartesi

Sıtma savaş ve eradikasyonu



Sırrı Süreyya Önder*



Tıpkı Başbakanımızın açılışlarda yaptığı gibi “Ya Allah Ya Bismillah” dedim. Her ihtimale karşı “Ya Ali”yi de ekleyip iğneyi sapladım.

Ben okumayı söktükten sonra sapıkça bir işe yöneldim. Kentteki bütün tabelaları okuyup ezberliyordum. İlkokul 2. sınıftayken kentin bütün dükkan ve sokak tabelalarını ezberlemiştim. O kadar sıralı sayıyordum ki “Google Map” olsa haset ederdi. 

İki tabela ile başım dertteydi, birisi ‘Trahom Savaş Dispanseri’ diğeri de ‘Sıtma Savaş Eradikasyonu’. 

İslami kesimde teslimiyet hakim



Serpil İlgün* / Hüda Kaya



Yazar, Aktivist Hüda Kaya ile söyleşi için randevulaşırken, ağırlıkla parti meclisi üyesi olduğu HDP’yi konuşmayı tasarlamıştık. Ancak, AKP’li dört kadın milletvekilinin Meclis Genel Kuruluna başörtülü katılmaları, konuyla ilgili kadim tartışmaları alevlendirince, başörtüsü ister istemez söyleşimizin ana gövdesini oluşturdu. AKP, kendisini iktidara taşıyan önemli dinamiklerden biri olan dindar kadınların başörtüsü talebini onca yıl neden karşılamadı? Neden şimdi? Yıllardır siyasi kamplaşma malzemesi yapılan türban, artık istismar konusu olmaktan çıkacak mı? Başörtüsü özgürlük değildir demek mümkün olmayacak mı? Kadın sorunu başörtüsünden mi ibarettir? Başörtüsü mücadelesinin simge isimlerinden Hüda Kaya ile Mecliste başörtüsünü, onun tetiklediği tartışmaları ve HDP’yi konuştuk.

Halkın gözü inşada



Sedat Yılmaz - Gülşen Çelik*



Siyasal ve Sosyal Araştırma Merkezi (SAMER) tarafından 2013 yılı Ekim ayında Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı 2 bölgedeki 22 il kent merkezinde, hükümetin açıkladığı ‘Demokrasi Paketi’ sonrasında algı ve beklentileri tespit etmek amacıyla 2’ncisi yapılan araştırmada, Türkiye’nin en önemli olayının Kürt sorunu olduğu ve halkın sorunun çözümüne ilişkin gidişattan endişe duyduğu vurgulanıyor. Hükümetin çözüme ilişkin somut projelerinin olduğunu düşünme oranının yüzde 53.8’den yüzde 32.2’ye düştüğü, yüzde 76.5’inin özel okullarda anadilde eğitime karşı olduğu, yeni bir ‘Demokrasi Paketi’nde Kürtlerin statüsünün tanınmasını isteyenlerin oranı ise yüzde 74’ü buluyor. Araştırma, Kürt sorununun çözümünde en önemli aktörün Öcalan olduğu ve halkın büyük bir kısmının devletten çok Kürt Özgürlük Hareketi’ne güvendiğini ortaya koymakta. Bu sonuçlardan yola çıkarak Boğaziçi Üniversitesi öğretim görevlilerinden Nazan Üstündağ, Bülent Küçük ve Şerif Derince ile Kürt toplumundaki beklenti ve algıları değerlendirdik. Yaptığımız yuvarlak masada halk ile KCK’nin bir uyum içinde olduğu fikri ortaklaştı.


Türkiyelileşirken yerelleşmek



Bekir Ağırdır*



Seçmen 2011 seçimlerinde yeni bir siyasi denge üretmişti. “Fakat çıkan sonuca bakarak her bir aktörün kendi oy oranını, milletvekili sayısını değerlendirmesi ve yalnızca kendisi üzerinden bir yorum üretmesi eksikli ve hatalı olacaktır. Çünkü 12 Haziran akşamının ikinci temel sonucu ve işareti, her bir aktör, kendininkinden daha çok ötekinin oy oranını, milletvekili sayısını anlamlandırmaya ve anlamaya çalışmasının zorunlu oluşudur… Bu bakış açısı aynı zamanda gelecek dönem için de ipucu olacaktır. Kendininkinden çok karşısındakileri dikkate alan değerlendirmeler üretebilen siyasi aktör, daha doğru siyaset tarzı ve siyasi pozisyon üretebilecektir.” (14 Haziran 2011, On bir Haziran’ın ardından, T24)

3 Kasım 2013 Pazar

Five reasons US should change policies toward Syria’s Kurds



Amberin Zaman*



Syria’s most influential Kurdish group, the Democratic Union Party (PYD), which has been running a belt of mainly Kurdish settlements along the Turkish border since July 2012, has been knocking on Washington’s door for some time, but it remains firmly shut. The situation was driven home on Oct. 28 when Kurds from across the globe gathered for a groundbreaking conference called “The Kurdish Role in the New Middle East” held at the National Press Club in Washington, DC.


1 Kasım 2013 Cuma

New Kurdish party could impact local Turkish elections

Orhan Kemal Cengiz*




At a party convention in Ankara on Oct. 27, participants shouted intriguing chants. One of them — “Everywhere is Taksim, everywhere is resistance” — was the hallmark slogan of the protests that broke out in Istanbul on May 30 over the cutting of trees at Gezi Park and then spread nationwide.

KCK davası siyasi şike

Ragıp Zarakolu / Hrant Kasparyan**



KCK davasında tutuksuz yargılanan yayıncı Ragıp Zarakolu’ya göre bu dava siyasi bir şike. Zarakolu, “KCK’lı diye tutuklananların tek suçu yerel seçimde başarılı olmak” dedi.
KCK davası kapsamında 31 Ekim 2011’de tutuklanan Belge Yayınevi’nin sahibi, yayıncı ve yazar Ragıp Zarakolu, 10 Nisan 2012’de tahliye edildi. Oğlu Deniz Zarakolu da aynı dava kapsamında 7 Ekim 2011’de tutuklandı. Ragıp Zarakolu, tahliye edildiği günden beri sürdürdüğü “susma eylemi”ni Taraf okurları için bozdu. Zarakolu ile KCK davası hakkında konuştuk.

Ayşe Gökkan 'duvarın' dibinden anlatıyor



Pınar Öğünç*




Telefonun diğer ucunda mayınlı arazide tek başına nöbette bir kadın var. Nusaybin Belediye Başkanı, sınıra dikilmek istenen duvara karşı ölüm orucunda.

Meclis’e ilk kez başörtülü milletvekillerinin girdiği dün, farklı partilerden kadın vekiller kürsüdeyken Nusaybin’in kadın Belediye Başkanı Ayşe Gökkan’la konuşuyorduk telefonda. Hayır, çalan telefonunu makamında, belediye binasında yahut Nusaybin sokaklarında açmamıştı. Sınırın sıfır noktasında, mayınlı bir askeri bölgede dünden beri oturduğu yerdeydi. Desteğe gelen halk, belediye çalışanları ve basın mensupları onu görmesin diye askeri araçlardan bir duvar yaratılmıştı. Ayşe Gökkan’ın da derdi bir duvardı, bir belediye başkanı olarak görünmezliğiydi. İki gün önce başlattığı oturma eylemi, Utanç Duvarı diye anılan bu duvarın inşaatına mani olmak için ölüm orucuna dönüşmüştü. 

30 Ekim 2013 Çarşamba

Sansürcü Facebook ile sansürcü AKP




Filiz Koçali*



Halkların Demokratik Partisi görkemli kongresiyle siyaset hayatına adım attı. HDP, sadece vatandaşları iki “büyük” partiden birisini seçmek zorunda kalmaktan kurtarmayacak, aynı zamanda demokratik siyasetin esas güç aldığı zemin olan yerel meclisleri oluşturarak, siyaseti Meclis kürsüsüne sıkıştırmaktan da çıkaracak. Halkın her kesiminin, her renginin bugününü ve geleceğini kendisinin inşa etmesine, merkezi siyasetle müzakere geliştirmesine de olanak sağlayacak. Emeği geçen herkese binlerce teşekkürler.

29 Ekim 2013 Salı

Vatandaşlık tartışmalarında sakatlar nerede? “Engelli kardeşim”e karşı hak talep etmeye hakkı olan sakat olabilmek*

Dikmen Bezmez**



1990’ların ortalarından itibaren, özellikle de 2000’ler ile birlikte sakatlık meselesi politika yapıcılar nezdinde yeni bir ilgi alanı olarak belirdi. Bu ilginç bir gelişmeydi; çünkü o yıllara kadar sakatlık tek başına ilgilenilen bir konu olmaktan çok, daha genel anlamda sosyal politikaların bir alt başlığı olarak ele alına gelmişti.

22 Ekim 2013 Salı

Cumhuriyet’in dil politikaları ve Kürtçe



Fehim Işık



Dil ile siyaset arasında yakın bir ilişki vardır. Bu ilişki, özellikle Cumhuriyet’in kuruluşu döneminde dili, siyasetin bir parçası olarak ulus-devletin inşasında kullanılan en önemli araçlardan biri haline getirmiştir. Cumhuriyet yöneticilerinin Fransızlardan çarpık bir şekilde devşirerek aldığı ve tüm katılığıyla uyguladığı politika ile ne yazık ki dillerin, kültürlerin ve giderek ulusların yok edilmesinde, etkisizleştirilmesinde başarılı da olunmuştur.

Radical Groups Operate On Turkey’s Border


Members of the Free Syrian Army patrol in the northern Syrian town of Ras al-Ain as they are pictured from the Turkish border town of Ceylanpinar, Sanliurfa province, Jan. 26, 2013 (photo by REUTERS/Osman Orsal)



Fehim Taştekin*


First there was the report by Human Rights Watch alleging that the massacres of Alawites in the Syrian regime-controlled Latakia area were carried out by Western-supported opposition groups crossing the Turkish border, and then there was the article in the Wall Street Journal that Hakan Fidan, the chief of Turkey’s National Intelligence Organization [MIT], has been working as a "traffic cop" directing weapons shipments. This has pasted on Turkey the label of being "the country nurturing al-Qaeda linked groups." Of course, the government totally denies the charges.

19 Ekim 2013 Cumartesi

Is Turkey Digging a Hole With Its Syria policy?


Tülin Daloğlu*



What happens when you make a mistake? You either admit it’s a mistake and do your best to exit the situation as quickly as possible, or you deny it and continue digging yourself in a hole by repeating the same mistake, making the situation more complicated. It is no different when states make a mistake, or their policies become one.

Turkey’s Syria policy has been a mistake, and Turkish Prime Minister Recep Tayyip Erdogan’s government continues to deny this reality — especially when he comes under criticism for turning a blind eye to radical jihadist groups entering Syria through Turkey. People are likely to pay a dear price for this.

Türkiye Üzerindeki ‘Radikal Örgüt’ Baskıları Artıyor


Semih İdiz*




Türkiye, Suriye’de İslam devleti kurmak için savaşan örgütlere doğrudan destek olduğuna ilişkin iddiaları reddederek, bu örgütlere en ufak bir müsamaha bile gösterilmediğini belirtiyor. İlk zamanlardaki tutumunu değiştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da bu örgütlere yönelik eleştirilerini yüksek sesle dile getiriyor.

Hükümet ayrıca BM Güvenlik Konseyi tarafından El Kaide ve Taliban ile bağlantılı olduğu tespit edilen 349 kişi ve 67 tüzel kişiliğin Türkiye'deki mal varlıklarını dondurdu. Karar 10 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlandı.

15 Ekim 2013 Salı

HDP, ikbal dağıtmayacak birlikte yönetecek


Ertuğrul Kürkçü*

Sultan Özer**



Yerel seçimlerde HDP’nin nasıl bir politika izleyeceğini, HDP’ye katılacak olan BDP’li Milletvekillerinden, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ile konuştuk. Kürkçü, yerel seçimlere bölgede BDP, batıda ise HDP ismi ile gireceklerini söyledi.

Sonraki seçimlerde HDP’nin tek parti olarak katılması çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Kürkçü, HDP’nin iktidara aday olduğunu, ancak diğerleri gibi “ikbal dağıtacağı” iddiasında olmadığını, “birlikte yönetme”yi amaçladığını söyledi. Kürkçü yerel seçimlere, HDP kongresine, Kürt sorununun çözümüne ve pakete ilişkin görüşlerini gazetemizle paylaştı. 

11 Ekim 2013 Cuma

Syrian Kurdish leader urges Turkey to end support for Salafists



Amberin Zaman*



Saleh Muslim, co-chair of the Kurdish Democratic Union Party (PYD) — which controls a string of mainly Kurdish-populated towns and villages in northern Syria and administers them through "popular councils" — has a few tempered messages for Turkey in an exclusive interview with Al-Monitor on Oct. 7. A few days later, on Oct. 9, as this article was about to be published, news emerged that Muslim's son Shervan, a fighter with the Popular Defense Units (YPG), had been shot and killed in the town of Tel Abyad by a sniper from the Islamic State of Iraq and al-Sham (ISIS). Muslim could not be reached for comment.

Kandil 'Paket'i açtığı vakit...


Cengiz Çandar*



“Kürtlere kulak veriliyor mu?” başlıklı yazı dün bu köşede yayımlandı. Önceki gün yazıyı yazmakta iken, KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı’nın, yazının yayımlanacağı gün geniş kapsamlı bir açıklama yapacağını hesaba katmamıştım. Oysa, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Paket”i açıkladığı günün hemen ertesinde, “Kandil”in bir hafta sonra geniş bir değerlendirme ilan edeceği açıklanmıştı.

10 Ekim 2013 Perşembe

Turkey Should Press Ahead With PKK Process



Yavuz Baydar*



Now that the Turkish government has unveiled a democracy package of “partial reforms,” the question is looming large: How will that sway the Kurdish peace process, watched closely both at home and abroad?

There are two points of view.

Prime Minister Recep Tayyip Erdogan’s chief political adviser, Yalcin Akdogan, writes in his column in the daily Star that the government is following a path of “gradual” normalization “with a mentality change simultaneously under way.” That is, as political analyst Sahin Alpay argues, the Justice and Development Party (AKP) is opting for a “piecemeal regime change.”

BDP ve HDP’nin tarihi misyonu



Baki Gül*



Türkiye toplumu artık AKP’nin iktidarına, CHP ve MHP’nin muhalefetine mecbur değildir. Kürtler ise Ortadoğu halklarının da en dinamik, en örgütlü gücü olarak artık farklı bir misyona sahiptir. Nasıl ki PYD Rojava’da sadece Kürtlerin değil Suriye’nin de demokratikleşmesinin temel dinamiği ve bunun öncü gücü ise, BDP de Türkiye’de aynı konumdadır. Dolayısıyla Türkiye’de Kürdistani zemin üzerinden siyaset yapan BDP’nin de sorumluluğu giderek büyümüştür. Türkiye’nin demokratikleşmesi BDP’nin sorumluluğundadır. BDP de bunu doğru bir partner ile gerçekleştirebilir. Bu partner AKP değildir. CHP zaten bu misyonunu yitirmiş durumdadır. Bu partner Türkiye halklarının doğru temsilini sağlayabilecek HDK ve HDP projesidir.

'Anadilde özel okul' neoliberal aklın bir sonucu



Fatma Gök*

Ezgi Başaran**



Prof. Dr. Fatma Gök'e göre özel okulda anadilde eğitim 'yetersiz'den öte 'yanlış': "Amaç 'bazı Kürtler'in anadil hakkı mıydı? Otoriter devlet aklı neoliberalizmle birleşince anadil özel okula kalır."


NEDEN

Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri’nden Prof. Fatma Gök yıllardır anadilde eğitim hakkı üzerine araştırmalar yapıyor, karşılaştırmalı eğitim politikaları üstünden önemini anlatmaya çalışıyor. Bu hakkın verilmemesinin özellikle Kürt çocukları açısından yarattığı pedagojik ve siyasi sonuçları sıralıyor. Aynı zamanda HDP (Halkların Demokratik Partisi) Eşbaşkanı olan Prof. Gök ile anadil hakkının özel okullarla verilmesi meselesini konuştuk.

9 Ekim 2013 Çarşamba

9 Ekim komplosunu yerle bir etmek





Filiz Koçali*



Bizim kuşak, -ki artık 78 kuşağı diye anılıyoruz,- devrimciliğe ilk adım attığımızda teorik eğitime Felsefenin Temel İlkeleri kitabıyla başlardık. Bu kitaptan ilk öğrendiğimiz de “her şey birbirine bağlıdır” tezi olurdu. Şimdi 9 Ekim tarihinin arifesinde yerel seçimler üzerine yazmayı düşündüğümde, 9 Ekim komplosuyla BDP’nin yerel seçimlerle ilgili açıklamasının ne kadar birbirine bağlı olduğunu fark ettim.

Öncelikle BDP’nin yerel seçim sloganına bakalım: Demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa hamlesinde demokratik kurtuluş ile öz yönetimlerimizi kuralım.

Bu slogan yerel seçimlerin bir seçimden ve yönetim seçmekten ibaret olmadığını, seçilecek yerel yönetimlerin zorlu bir görev üstleneceklerini işaret ediyor. Hedef belli; demokratik kurtuluş ile öz yönetimler kurulacak.

Psikolojik savaşın sonucu: Bağımsız Kürt kamuoyu



Veysi Sarısözen*



BDP artık Türkiye’nin “vazgeçilmez” partisidir.

Eşbaşkanların odasında sinek vızıldasa, Medya “parti içinde savaş” manşetleri atıyor.

Çok uzun yıllar siyasi hayatın içinden geçmiş ve bu hayatı izlemiş bir arkadaşınız olarak, bu durumun “iyi” bir alamet olduğunu sizlere temin edebilirim. Yazımın özeti şu: Kürtler Türk medyasını “meşgul” ediyor; ama Türk medyasıyla Kürtler artık “meşgul” olmuyor...

Dün yine manşetler cayır cayır yanıyordu... Uydurma iddialar, müthiş yorumlar gırla gidiyordu. Medyanın bütün namlulurı “BDP’de kriz” diye alev kusuyordu...

8 Ekim 2013 Salı

Mütedeyyinler birbiriyle selamı kesti!




Hüda KayaSedat Yılmaz*



Gazetemize konuşan Hüda Kaya, AKP’nin İslami camiada kırılmaya yol açtığını, mütedeyyinlerin birbiriyle selamı sabahı kestiğini söyledi. Kaya, ‘AKP devlet partisine dönüştü’ dedi.


ERDOĞAN EJDERHAYA TESLİM OLDU!


“Zulmü yaşayan insanları daha iyi anlayacak dedik. Ama AKP bugün devletin o ejderha kollarının içinde” diyen Hüda Kaya, Erdoğan’ın Bush’un “Ya bizimlesiniz ya teröristlerle” politikasını iç siyasete tahvil ettiğine işaret etti.


GÜL VE CEMAAT SİYASİ ÇALIŞMA İÇİNDE


Cemaat, Gül ve Erdoğan arasındaki çelişkilere de değinen Kaya, “Cemaat hep iktidara oynar. Derinliğini bilemem ama aralarında bir kırılma olduğunu düşünüyorum. Hatta Cemaat ve Gül’ün de dahil olduğu yeni bir siyasi yapılanma çalışması olduğuna yönelik duyumlar var” dedi.


'Kimyasal tezkere' ve 'manyetik Kaide'



Fehim Taştekin*



Hükümetin 'Suriye amentüsü' değişmiyor, müflis politikaya rağmen Meclis'ten geçen tezkere de 'kesin inançlara' dayalı. Kimyasal silahlarla oluşan yeni duruma göre güncellenmiş ama yeni tehdit (Kaide) görmezden gelinmiş


4 Ekim 2013 Cuma

İnanmayan kafir



Sırrı Süreyya Önder*


Yıllar yıllar sonra üçüncü köprü, Yavuz, Gezi, çam ağacı, zorbalık, hepsi gelmiş bir türküye sığmıştı.


Bir öngörüde bulunacağım. Demedi demeyin; Hükümet adamları sonunda Gezi Direnişi’ne sahip çıkacak!

İlk demeçleri hatırlayın, “İlk gün orada bulunanlar masum ve haklıydılar, çevre duyarlılığı için oradaydılar” şeklindeydi.

Daha sonra bu “İlk gün orada olanlar” “İlk iki gün orada olanlar”a dönüştü.

Mysterious Reform Package Disappoints Turks



Cengiz Çandar*



Turkey has been waiting a long time for Prime Minister Recep Tayyip Erdogan to reveal his reform package. Its disclosure was postponed repeatedly because of the “detailed work” it required. Finally, Erdogan himself said he would reveal it on Monday, Sept. 30.

He also said that those who have been criticizing the package without seeing it would be embarrassed and that the package was full of surprises that no one would expect.

Naturally, with such remarks, the public's excitement swelled. But the contents of the much-speculated-on reform package were hidden behind a wall of secrecy. Apart from Erdogan and few others, no one among 76 million people in Turkey had the slightest clue what this package that concerns their fate was bringing.

3 Ekim 2013 Perşembe

‘Yetmez ama oyalarız’ paketi




BDP Eş Genel Başkanı Kışanak’a göre AKP Türkiye’yi “oyalıyor”; ülke hazır olmasına rağmen demokrasi adımlarını atmıyor. BDP’nin sertleşeceğinin sinyallerini veren Kışanak, “Yaptık yine yaparız” diyerek Kürt siyasetinin örgütlenme gücüne vurgu yapıyor.


AKP’nin “demokratikleşme paketi”ne tepkiler sürüyor. Alevilerden azınlıklara ve demokrasi güçlerine kadar hiç bir toplumsal kesimi tatmin etmeyen pakete en büyük eleştiri Kürt siyasetinden geldi. BDP Eşgenel Başkanı Gültan Kışanak, hükümetin üzerine düşeni yapmadığını, seçime yönelik hamlelerde bulunduğunu söyledi.


2 Ekim 2013 Çarşamba

Bir parti lideri ve bir halk önderi



Filiz Koçali*



21 Mart 2013 gününü hatırlayın ve İmralı’dan gelen mektubun okunmasından sonraki havayı bir düşünün. Yüz yıllık bir sorunun çözüleceğinin ve onun yarattığı otuz yıllık savaşın biteceğinin umudu yayıldı herkese. Dahası mektup, kapitalizmin ve tekçiliğin mağduru geniş halk kitlelerinin demokratik moderniteyi inşa yolunda yan yana gelebileceğinin, eşitlenmenin, kardeşleşmenin yolunun açılacağının umudunu da yarattı.

Çözüm süreci bazen ilerler, bazen tıkanırken ve gelinen noktada üç aşamalı plan neredeyse delik deşik olurken, o mektuptan 6 ay sonra Başbakan, rüzgarı günler önceden estirilen “demokratikleşme paketini” açıkladı. Açıkladı açıklamasına da, o da ne, paketin içinden, devrim gibi iddialı tanımlamalar bir yana, bugünü bile rahatlatacak bir şey çıkmadı.




Katılın, paylaşın!

Dostlar, yoldaşlar, merhaba,

Yaklaşık 3 yıl önce yayına başlayan partimizin sosyal medya platformları yeni bir başlangıç yapıyor. 

Sosyal medyanın hayatlarımıza girmesiyle dördüncü kuvvet yeni bir soluk kazandı. Artık internetin merkezsiz, herkesi ortak zeminde buluşturan yapısı, bizi kendi medyamızı, tüm seslerimizle ve hep birlikte yaratma olanağına kavuşturdu. Böylece uzunca bir süredir, bu yeni medyanın kolaylaştırıcı ve dönüştürücü etkisini takip etmekte ve yakalamaya çalışmaktayız. 

Derken birkaç ay önce, milyonlarca insanın paylaşımlarıyla beslediği Facebook, muhalif sayfaları bir bir kapatmaya başladı. Pek çok sayfanın gülünç gerekçelerle kapatıldığına tanık olduk; sansür ve ambargo dayatmasını yeniden yaşadık.

Fakat yılmıyoruz; haberlerimizi, duyurularımızı, paylaşmaya devam ediyor ve kalabalıklaşıyoruz. 

Bölünme korkusu halen devam ediyor



Hasan Cemal*



Nedir bu Kürtçe korkusu?
Niçin korkuyorsunuz?
Kürtler yok mu?
Kürtler varsa, dilleri yok mu?
Kültürleri yok mu?
Edebiyatları yok mu?
Tarihleri yok mu?
Varsa, dillerini öğrenmesinler mi?
Kültürlerini öğrenmesinler mi?
Edebiyatlarını öğrenmesinler mi?
Kendi şiirlerini kendi dillerinde okumasınlar mı?

27 Eylül 2013 Cuma

Kürt soruları



Orhan Kemal Cengiz*



Yeni Kürt realitesine uyum sağlamak AB'ye giden yolda büyük bir adım atmak, bunların hepsinin yolu Kürtleri eşit vatandaş olarak tanımaktan geçiyor.


PKK’yla oturup, Kürtler davalık olunca adil yargılansın mı veya gözaltına alınınca işkenceyle sorgulansın mı sorgulanmasın mı diye pazarlık yapamayacağınıza göre, neden Kürtlerin anadillerini hangi ölçüde kullanabileceklerini bir pazarlık konusu yapıyorsunuz? 
Neden Almanya’da, Bulgaristan’da Türklere hak gördüklerinizi Türkiye’de Kürtlere layık görmüyorsunuz?

26 Eylül 2013 Perşembe

Demokratikleşme, Kürtler ve anadilde eğitim




Umut Özkırımlı*



AKP sağolsun, hepimiz Beckett’in ünlü oyununun ana karakterleri Vladimir ve Estragon’a döndük. Godot’yu bekler gibi demokratikleşme paketi bekliyoruz! Koca bir toplum demokratikleşme umutlarını tek bir kişinin siyasi/kişisel “hesaplarına” bağlar mı (AKP, Erdoğan’dan ibaret olduğuna göre), bağlıyor işte. Neyse ki kaderimiz Vladimir ve Estragon’unkinden farklı olacak gibi. Başbakan Erdoğan gerekli redaksiyonlar yapıldıktan sonra paketi ay sonuna kadar basına açıklayacağını duyurdu. Yani Godot gelecek.

24 Eylül 2013 Salı

Recognizing Kurdish Nationhood



Nuray Mert* 



“It was difficult not to be moved. It was difficult not to be admiring,” says journalist Michela Wrong, in the opening of her book on the political struggle for independence in Eritrea (“I Did’t Do It For You,” London: Harper Parennial, 2005), but her book has more emphasis on the shortcomings of long and painful political struggles. Despite Wrong’s warning that observers of freedom fights should think twice before being an admirer, I could never manage “not to be moved and not to be admiring” of the Kurds’ struggle for freedom.

Kadir Topbaş muhallebicilikte iyi, ben İstanbul'a başkan olursam…



Alev Gürsoy Cimin*



BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Medyaradar röportajcısı Alev Gürsoy Cimin’e Gezi Parkı’ndan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına kadar birçok konuda çarpıcı açıklamalar yaptı.

Farklı bir kişilik, siyasette farklı bir figür Sırrı Süreyya Önder, Seveni kadar sevmeyeni de var. Meclis sıralarında kendisine büyük antipatiyle bakan diğer vekilleri bile zaman zaman gülme krizine sokabiliyor hem de en ciddi konularda kendine has üslubuyla... 
Epeydir bu röportaj için uğraşıyordum amma ve lakin karşınızdaki Sırrı Süreyya Önder olunca röportaj olayı da öyle kısa vadede gerçekleşemiyor. Epeyce uğraşmanız gerekiyor. Kendine has şivesiyle her ne kadar “Seni kıracağıma kafamı kırarım” dese de o röportaj sözü tutulana kadar tepeden tırnağa epeyce bir kırılıyorsunuz. Şaka bir yana geç olsun ama güç olmasın derler…

23 Eylül 2013 Pazartesi

Cami ve Cemevi projesinden eşitlik çıkar mı?


Fikret Güney



Fikret Güney, Barış ve Demokrasi Gündemi olarak yayınladığımız ilk özgün makale olan yazısında, gündemdeki Cami-Cemevi projesini AKP'nin "Alevi açılımı" politikaları bağlamında değerlendiriyor.


Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan ve Fethullah Gülen’in Ankara’da camiyi, cemevini ve aşevini aynı külliye içinde inşa etme projesinin temelleri geçtiğimiz haftalarda Ankara’da atıldı. Proje, Alevinin Aleviliğini, Sünnilerin ise Sünniliğini koruyarak bir arada bulunabileceği bir kardeşlik merkezi olarak lanse edildi. Ancak kamuoyunda bu projeden daha fazla tartışılan, projeye yönelik tepkiler oldu. Alevi örgütlenmesinin en kitlesel çatı örgütü olan Alevi Bektaşi Federasyonu'nun önemli bileşenleri projeyi Aleviliği Sünnilik içinde eritmeyi amaçlayan bir asimilasyon projesi olarak değerlendirdi ve Ekim ayı içinde kitlesel eylemlerle bu projeyi protesto edeceklerini duyurdu. Ankara’nın önemli Alevi yerleşim yerlerinden biri olan Tuzluçayır ise projenin temellerinin atıldığı günden bu zamana kadar kitlesel eylemlerin merkezi oldu.  Bu yazıda da Alevilerin önemli bir bölümünde bu projeye yönelik ortaya çıkan tepkiler, AKP’nin Alevi açılımı süreciyle beraber formülize edilmeye çalışılan Alevilik söylemi doğrultusunda değerlendirilmeye çalışılacak. 

Kürt çocuğundan 5 yıl çalıyoruz...



Rıza Türmen* / Güler Yılmaz**




CHP’li Türmen “Anadilinde eğitim göremeyen çocuk 5 yıl geride kalıyor. Buna kimsenin hakkı yok” dedi

Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışıyor. Ancak her partinin kırmızı çizgileri yüzünden tartışmalı maddeler üzerinde anlaşma sağlanamıyor. Anadilde eğitim ve vatandaşlık konuları komisyonda zaman zaman tansiyonu yükseltse de sorun çözülecek gibi görünmüyor. Anadilde eğitim görememek bir insan hakkı ihlali midir? Vatandaşlık tanımı anayasada olmak zorunda mı? Uzun yıllar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde yargıçlık yapan CHP İzmir Milletvekili ve Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi Rıza Türmen, Türkiye’deki insan hakları ihlallerini ve yeni anayasa yapım sürecini Taraf’a değerlendirdi:


İnsan hakları ihlallerini azaltma yönünde bir mesafe alındı mı? Değişen bir şey var mı?