30 Ekim 2013 Çarşamba

Sansürcü Facebook ile sansürcü AKP




Filiz Koçali*



Halkların Demokratik Partisi görkemli kongresiyle siyaset hayatına adım attı. HDP, sadece vatandaşları iki “büyük” partiden birisini seçmek zorunda kalmaktan kurtarmayacak, aynı zamanda demokratik siyasetin esas güç aldığı zemin olan yerel meclisleri oluşturarak, siyaseti Meclis kürsüsüne sıkıştırmaktan da çıkaracak. Halkın her kesiminin, her renginin bugününü ve geleceğini kendisinin inşa etmesine, merkezi siyasetle müzakere geliştirmesine de olanak sağlayacak. Emeği geçen herkese binlerce teşekkürler.

29 Ekim 2013 Salı

Vatandaşlık tartışmalarında sakatlar nerede? “Engelli kardeşim”e karşı hak talep etmeye hakkı olan sakat olabilmek*

Dikmen Bezmez**



1990’ların ortalarından itibaren, özellikle de 2000’ler ile birlikte sakatlık meselesi politika yapıcılar nezdinde yeni bir ilgi alanı olarak belirdi. Bu ilginç bir gelişmeydi; çünkü o yıllara kadar sakatlık tek başına ilgilenilen bir konu olmaktan çok, daha genel anlamda sosyal politikaların bir alt başlığı olarak ele alına gelmişti.

22 Ekim 2013 Salı

Cumhuriyet’in dil politikaları ve Kürtçe



Fehim Işık



Dil ile siyaset arasında yakın bir ilişki vardır. Bu ilişki, özellikle Cumhuriyet’in kuruluşu döneminde dili, siyasetin bir parçası olarak ulus-devletin inşasında kullanılan en önemli araçlardan biri haline getirmiştir. Cumhuriyet yöneticilerinin Fransızlardan çarpık bir şekilde devşirerek aldığı ve tüm katılığıyla uyguladığı politika ile ne yazık ki dillerin, kültürlerin ve giderek ulusların yok edilmesinde, etkisizleştirilmesinde başarılı da olunmuştur.

Radical Groups Operate On Turkey’s Border


Members of the Free Syrian Army patrol in the northern Syrian town of Ras al-Ain as they are pictured from the Turkish border town of Ceylanpinar, Sanliurfa province, Jan. 26, 2013 (photo by REUTERS/Osman Orsal)



Fehim Taştekin*


First there was the report by Human Rights Watch alleging that the massacres of Alawites in the Syrian regime-controlled Latakia area were carried out by Western-supported opposition groups crossing the Turkish border, and then there was the article in the Wall Street Journal that Hakan Fidan, the chief of Turkey’s National Intelligence Organization [MIT], has been working as a "traffic cop" directing weapons shipments. This has pasted on Turkey the label of being "the country nurturing al-Qaeda linked groups." Of course, the government totally denies the charges.

19 Ekim 2013 Cumartesi

Is Turkey Digging a Hole With Its Syria policy?


Tülin Daloğlu*



What happens when you make a mistake? You either admit it’s a mistake and do your best to exit the situation as quickly as possible, or you deny it and continue digging yourself in a hole by repeating the same mistake, making the situation more complicated. It is no different when states make a mistake, or their policies become one.

Turkey’s Syria policy has been a mistake, and Turkish Prime Minister Recep Tayyip Erdogan’s government continues to deny this reality — especially when he comes under criticism for turning a blind eye to radical jihadist groups entering Syria through Turkey. People are likely to pay a dear price for this.

Türkiye Üzerindeki ‘Radikal Örgüt’ Baskıları Artıyor


Semih İdiz*




Türkiye, Suriye’de İslam devleti kurmak için savaşan örgütlere doğrudan destek olduğuna ilişkin iddiaları reddederek, bu örgütlere en ufak bir müsamaha bile gösterilmediğini belirtiyor. İlk zamanlardaki tutumunu değiştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da bu örgütlere yönelik eleştirilerini yüksek sesle dile getiriyor.

Hükümet ayrıca BM Güvenlik Konseyi tarafından El Kaide ve Taliban ile bağlantılı olduğu tespit edilen 349 kişi ve 67 tüzel kişiliğin Türkiye'deki mal varlıklarını dondurdu. Karar 10 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlandı.

15 Ekim 2013 Salı

HDP, ikbal dağıtmayacak birlikte yönetecek


Ertuğrul Kürkçü*

Sultan Özer**



Yerel seçimlerde HDP’nin nasıl bir politika izleyeceğini, HDP’ye katılacak olan BDP’li Milletvekillerinden, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ile konuştuk. Kürkçü, yerel seçimlere bölgede BDP, batıda ise HDP ismi ile gireceklerini söyledi.

Sonraki seçimlerde HDP’nin tek parti olarak katılması çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Kürkçü, HDP’nin iktidara aday olduğunu, ancak diğerleri gibi “ikbal dağıtacağı” iddiasında olmadığını, “birlikte yönetme”yi amaçladığını söyledi. Kürkçü yerel seçimlere, HDP kongresine, Kürt sorununun çözümüne ve pakete ilişkin görüşlerini gazetemizle paylaştı. 

11 Ekim 2013 Cuma

Syrian Kurdish leader urges Turkey to end support for Salafists



Amberin Zaman*



Saleh Muslim, co-chair of the Kurdish Democratic Union Party (PYD) — which controls a string of mainly Kurdish-populated towns and villages in northern Syria and administers them through "popular councils" — has a few tempered messages for Turkey in an exclusive interview with Al-Monitor on Oct. 7. A few days later, on Oct. 9, as this article was about to be published, news emerged that Muslim's son Shervan, a fighter with the Popular Defense Units (YPG), had been shot and killed in the town of Tel Abyad by a sniper from the Islamic State of Iraq and al-Sham (ISIS). Muslim could not be reached for comment.

Kandil 'Paket'i açtığı vakit...


Cengiz Çandar*



“Kürtlere kulak veriliyor mu?” başlıklı yazı dün bu köşede yayımlandı. Önceki gün yazıyı yazmakta iken, KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı’nın, yazının yayımlanacağı gün geniş kapsamlı bir açıklama yapacağını hesaba katmamıştım. Oysa, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Paket”i açıkladığı günün hemen ertesinde, “Kandil”in bir hafta sonra geniş bir değerlendirme ilan edeceği açıklanmıştı.

10 Ekim 2013 Perşembe

Turkey Should Press Ahead With PKK Process



Yavuz Baydar*



Now that the Turkish government has unveiled a democracy package of “partial reforms,” the question is looming large: How will that sway the Kurdish peace process, watched closely both at home and abroad?

There are two points of view.

Prime Minister Recep Tayyip Erdogan’s chief political adviser, Yalcin Akdogan, writes in his column in the daily Star that the government is following a path of “gradual” normalization “with a mentality change simultaneously under way.” That is, as political analyst Sahin Alpay argues, the Justice and Development Party (AKP) is opting for a “piecemeal regime change.”

BDP ve HDP’nin tarihi misyonu



Baki Gül*



Türkiye toplumu artık AKP’nin iktidarına, CHP ve MHP’nin muhalefetine mecbur değildir. Kürtler ise Ortadoğu halklarının da en dinamik, en örgütlü gücü olarak artık farklı bir misyona sahiptir. Nasıl ki PYD Rojava’da sadece Kürtlerin değil Suriye’nin de demokratikleşmesinin temel dinamiği ve bunun öncü gücü ise, BDP de Türkiye’de aynı konumdadır. Dolayısıyla Türkiye’de Kürdistani zemin üzerinden siyaset yapan BDP’nin de sorumluluğu giderek büyümüştür. Türkiye’nin demokratikleşmesi BDP’nin sorumluluğundadır. BDP de bunu doğru bir partner ile gerçekleştirebilir. Bu partner AKP değildir. CHP zaten bu misyonunu yitirmiş durumdadır. Bu partner Türkiye halklarının doğru temsilini sağlayabilecek HDK ve HDP projesidir.

'Anadilde özel okul' neoliberal aklın bir sonucu



Fatma Gök*

Ezgi Başaran**



Prof. Dr. Fatma Gök'e göre özel okulda anadilde eğitim 'yetersiz'den öte 'yanlış': "Amaç 'bazı Kürtler'in anadil hakkı mıydı? Otoriter devlet aklı neoliberalizmle birleşince anadil özel okula kalır."


NEDEN

Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri’nden Prof. Fatma Gök yıllardır anadilde eğitim hakkı üzerine araştırmalar yapıyor, karşılaştırmalı eğitim politikaları üstünden önemini anlatmaya çalışıyor. Bu hakkın verilmemesinin özellikle Kürt çocukları açısından yarattığı pedagojik ve siyasi sonuçları sıralıyor. Aynı zamanda HDP (Halkların Demokratik Partisi) Eşbaşkanı olan Prof. Gök ile anadil hakkının özel okullarla verilmesi meselesini konuştuk.

9 Ekim 2013 Çarşamba

9 Ekim komplosunu yerle bir etmek





Filiz Koçali*



Bizim kuşak, -ki artık 78 kuşağı diye anılıyoruz,- devrimciliğe ilk adım attığımızda teorik eğitime Felsefenin Temel İlkeleri kitabıyla başlardık. Bu kitaptan ilk öğrendiğimiz de “her şey birbirine bağlıdır” tezi olurdu. Şimdi 9 Ekim tarihinin arifesinde yerel seçimler üzerine yazmayı düşündüğümde, 9 Ekim komplosuyla BDP’nin yerel seçimlerle ilgili açıklamasının ne kadar birbirine bağlı olduğunu fark ettim.

Öncelikle BDP’nin yerel seçim sloganına bakalım: Demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa hamlesinde demokratik kurtuluş ile öz yönetimlerimizi kuralım.

Bu slogan yerel seçimlerin bir seçimden ve yönetim seçmekten ibaret olmadığını, seçilecek yerel yönetimlerin zorlu bir görev üstleneceklerini işaret ediyor. Hedef belli; demokratik kurtuluş ile öz yönetimler kurulacak.

Psikolojik savaşın sonucu: Bağımsız Kürt kamuoyu



Veysi Sarısözen*



BDP artık Türkiye’nin “vazgeçilmez” partisidir.

Eşbaşkanların odasında sinek vızıldasa, Medya “parti içinde savaş” manşetleri atıyor.

Çok uzun yıllar siyasi hayatın içinden geçmiş ve bu hayatı izlemiş bir arkadaşınız olarak, bu durumun “iyi” bir alamet olduğunu sizlere temin edebilirim. Yazımın özeti şu: Kürtler Türk medyasını “meşgul” ediyor; ama Türk medyasıyla Kürtler artık “meşgul” olmuyor...

Dün yine manşetler cayır cayır yanıyordu... Uydurma iddialar, müthiş yorumlar gırla gidiyordu. Medyanın bütün namlulurı “BDP’de kriz” diye alev kusuyordu...

8 Ekim 2013 Salı

Mütedeyyinler birbiriyle selamı kesti!




Hüda KayaSedat Yılmaz*



Gazetemize konuşan Hüda Kaya, AKP’nin İslami camiada kırılmaya yol açtığını, mütedeyyinlerin birbiriyle selamı sabahı kestiğini söyledi. Kaya, ‘AKP devlet partisine dönüştü’ dedi.


ERDOĞAN EJDERHAYA TESLİM OLDU!


“Zulmü yaşayan insanları daha iyi anlayacak dedik. Ama AKP bugün devletin o ejderha kollarının içinde” diyen Hüda Kaya, Erdoğan’ın Bush’un “Ya bizimlesiniz ya teröristlerle” politikasını iç siyasete tahvil ettiğine işaret etti.


GÜL VE CEMAAT SİYASİ ÇALIŞMA İÇİNDE


Cemaat, Gül ve Erdoğan arasındaki çelişkilere de değinen Kaya, “Cemaat hep iktidara oynar. Derinliğini bilemem ama aralarında bir kırılma olduğunu düşünüyorum. Hatta Cemaat ve Gül’ün de dahil olduğu yeni bir siyasi yapılanma çalışması olduğuna yönelik duyumlar var” dedi.


'Kimyasal tezkere' ve 'manyetik Kaide'



Fehim Taştekin*



Hükümetin 'Suriye amentüsü' değişmiyor, müflis politikaya rağmen Meclis'ten geçen tezkere de 'kesin inançlara' dayalı. Kimyasal silahlarla oluşan yeni duruma göre güncellenmiş ama yeni tehdit (Kaide) görmezden gelinmiş


4 Ekim 2013 Cuma

İnanmayan kafir



Sırrı Süreyya Önder*


Yıllar yıllar sonra üçüncü köprü, Yavuz, Gezi, çam ağacı, zorbalık, hepsi gelmiş bir türküye sığmıştı.


Bir öngörüde bulunacağım. Demedi demeyin; Hükümet adamları sonunda Gezi Direnişi’ne sahip çıkacak!

İlk demeçleri hatırlayın, “İlk gün orada bulunanlar masum ve haklıydılar, çevre duyarlılığı için oradaydılar” şeklindeydi.

Daha sonra bu “İlk gün orada olanlar” “İlk iki gün orada olanlar”a dönüştü.

Mysterious Reform Package Disappoints Turks



Cengiz Çandar*



Turkey has been waiting a long time for Prime Minister Recep Tayyip Erdogan to reveal his reform package. Its disclosure was postponed repeatedly because of the “detailed work” it required. Finally, Erdogan himself said he would reveal it on Monday, Sept. 30.

He also said that those who have been criticizing the package without seeing it would be embarrassed and that the package was full of surprises that no one would expect.

Naturally, with such remarks, the public's excitement swelled. But the contents of the much-speculated-on reform package were hidden behind a wall of secrecy. Apart from Erdogan and few others, no one among 76 million people in Turkey had the slightest clue what this package that concerns their fate was bringing.

3 Ekim 2013 Perşembe

‘Yetmez ama oyalarız’ paketi




BDP Eş Genel Başkanı Kışanak’a göre AKP Türkiye’yi “oyalıyor”; ülke hazır olmasına rağmen demokrasi adımlarını atmıyor. BDP’nin sertleşeceğinin sinyallerini veren Kışanak, “Yaptık yine yaparız” diyerek Kürt siyasetinin örgütlenme gücüne vurgu yapıyor.


AKP’nin “demokratikleşme paketi”ne tepkiler sürüyor. Alevilerden azınlıklara ve demokrasi güçlerine kadar hiç bir toplumsal kesimi tatmin etmeyen pakete en büyük eleştiri Kürt siyasetinden geldi. BDP Eşgenel Başkanı Gültan Kışanak, hükümetin üzerine düşeni yapmadığını, seçime yönelik hamlelerde bulunduğunu söyledi.


2 Ekim 2013 Çarşamba

Bir parti lideri ve bir halk önderi



Filiz Koçali*



21 Mart 2013 gününü hatırlayın ve İmralı’dan gelen mektubun okunmasından sonraki havayı bir düşünün. Yüz yıllık bir sorunun çözüleceğinin ve onun yarattığı otuz yıllık savaşın biteceğinin umudu yayıldı herkese. Dahası mektup, kapitalizmin ve tekçiliğin mağduru geniş halk kitlelerinin demokratik moderniteyi inşa yolunda yan yana gelebileceğinin, eşitlenmenin, kardeşleşmenin yolunun açılacağının umudunu da yarattı.

Çözüm süreci bazen ilerler, bazen tıkanırken ve gelinen noktada üç aşamalı plan neredeyse delik deşik olurken, o mektuptan 6 ay sonra Başbakan, rüzgarı günler önceden estirilen “demokratikleşme paketini” açıkladı. Açıkladı açıklamasına da, o da ne, paketin içinden, devrim gibi iddialı tanımlamalar bir yana, bugünü bile rahatlatacak bir şey çıkmadı.




Katılın, paylaşın!

Dostlar, yoldaşlar, merhaba,

Yaklaşık 3 yıl önce yayına başlayan partimizin sosyal medya platformları yeni bir başlangıç yapıyor. 

Sosyal medyanın hayatlarımıza girmesiyle dördüncü kuvvet yeni bir soluk kazandı. Artık internetin merkezsiz, herkesi ortak zeminde buluşturan yapısı, bizi kendi medyamızı, tüm seslerimizle ve hep birlikte yaratma olanağına kavuşturdu. Böylece uzunca bir süredir, bu yeni medyanın kolaylaştırıcı ve dönüştürücü etkisini takip etmekte ve yakalamaya çalışmaktayız. 

Derken birkaç ay önce, milyonlarca insanın paylaşımlarıyla beslediği Facebook, muhalif sayfaları bir bir kapatmaya başladı. Pek çok sayfanın gülünç gerekçelerle kapatıldığına tanık olduk; sansür ve ambargo dayatmasını yeniden yaşadık.

Fakat yılmıyoruz; haberlerimizi, duyurularımızı, paylaşmaya devam ediyor ve kalabalıklaşıyoruz. 

Bölünme korkusu halen devam ediyor



Hasan Cemal*



Nedir bu Kürtçe korkusu?
Niçin korkuyorsunuz?
Kürtler yok mu?
Kürtler varsa, dilleri yok mu?
Kültürleri yok mu?
Edebiyatları yok mu?
Tarihleri yok mu?
Varsa, dillerini öğrenmesinler mi?
Kültürlerini öğrenmesinler mi?
Edebiyatlarını öğrenmesinler mi?
Kendi şiirlerini kendi dillerinde okumasınlar mı?