Veysi Sarısözen*
Cemil Bayık “gerillayı durduruyoruz” deyince, kimisinin aklı başından gitti.
“Çekilme” durursa ne olur?
Savaş çıkar mı?
Bu “çekilmeyi durduruyoruz” diyenlere bağlı değil. Eğer hükümet “demek ki çıkmadınız, o halde çatışmasızlığa son verdim” derse savaş yeniden başlar.
Ama hükümet bunu demez. Nereden biliyorsun derseniz, şundan biliyorum derim: Bu hükümet, aylardan beri, çekilenlerin yüzde yirmi olduğunu söylerken, aslında “çekilme olmuyor” demek istiyordu. Gerillanın çekilmediğini düşündüğü halde de gördüğünüz gibi savaşı yeniden başlatmadı.
Yine başlatmaz.
Başlatamaz.
Şu sıralarda hükümetin böyle bir savaşı göze alması için, tüm Bakanlar Kurulu’nun delirmiş olması lazım. Hiç biri deli değil. Maşallah, akılları turp gibi. Yani sağlıklı.
Ama bu hükümet, “akıllı” olduğu için, “savaş hazırlığını” var gücüyle sürdürür. Bunu yapar. Yapıyor da. Yeni karakollar, korucular, her gün havalanan uçaklar. Yapılan keşifler. Atılan pusular. Durduk yere başlatılan, aslında savaşa hazırlık amacıyla yapılan “operasyon” tatbikatları. Ya da savaş talimleri... Ve Batı’daki askeri birliklerin tümünü Kürdistan’a aktarma planları...
Bunlar savaşa “hazırlık”tır.
Çıkar mı, çıkmaz mı, bilinmez. Bu gelişmelere bağlıdır.
Eğer savaş yeniden başlarsa, bu defa bu savaş, tüm gerilla çekildiği zaman, Türkiye sınırlarının dışında bir savaş olur. Ve başlar başlamaz da Kuzey’deki bütün demokratik kazanımlar yok edilir.
Çözüm sürecinin ikinci aşamasıyla ilgili adımlara gelince... Anadolu Ajansı’nda “terör, terörist, terörist başı” laflarını ve Başbakan’ın “anadilde eğitim yok, barajda düşme yok, özerklik yok, af yok, komisyon momisyon yok” şeklindeki demeçlerini Kürtçe’nin iki lehçesinde yayınlama “reformu” dışında ortada atılmış tek bir adım yok.
Demek ki durum şu: AKP savaş hazırlıklarını durdurmuyor, buna karşılık çözüm sürecini durduruyor.
Gerillanın çekilmesi durmuşmuş...
Sana karşı savaşmayan gerilla ha çekilmiş, ha durmuş... “Duran gerilla”nın sana ne zararı var? Canını mı alıyor, malına mı el atıyor? Ne yapıyor? “Duruyor”...
Durur. Sen yürü ki o da yürüsün...
Yani, “beraber yürüyün çözüm yollarında...”
AKP’li, “mübarek” şarkının bu adaptasyonuna fena halde bozuluyor. “Biz onlarla hiçbir zaman beraber yürümedik, yürümüyoruz, yürümeyeceğiz.”
İyi... Onlar da “yürümüyor” işte... “Yürümüyorlar” da, sizden farklı olarak AKP “yürürse” biz “koşarız” diyorlar. Ne de olsa onlar hem idmanlı, hem mekaplı... Onlar koşarken, sizin ıkına sıkına, ohlaya poflaya yürümenizi hoş görürler. Yeter ki, durmayın. Siz durursanız onlar da durur çünkü.
AKP’li hep “mağdur” ya... Yine öyle... “Gerillayı durduruyoruz” demek, “tehdittir, şantajdır...”
Geçin Ceylanpınar’dan, güneye... Ayak basın Rojava’ya ve yönünüzü Kuzeye çevirip bakın bakalım. Ne görüyorsunuz?
Siperleri, askerleri, tankları, topları, füze rampalarını, tepede uçan uçakları...
Bu silahların namluları nereye çevrilmiş?
AKP’li başlıyor numara yapmaya. “Esad’a çevrilmiş...”
Numaracı AKP’li Rojava’nın Esad rejiminden “kurtarılmış” olduğunu ve Türkiye-Suriye sınırından Esad kuvvetlerinin “çekildiğini” elbette biliyor.
“Çekildiler, sınırlarımızın dibini PYD’ye bırakmak için çekildiler.”
Mesele zaten bu. AKP’linin derdi Esad’la değil. Kürtlerle. O nedenle tankının, topunun namlusunu Esad’a değil, Kürt’e çevirmiş. Sabahtan akşama kadar sınırda akla hayale gelmedik askeri yığınak yapılıyor. Ortada Suriye rejiminden gelen tehdit yok. Çünkü bu bölgede rejimin askeri yok, silahı yok. Kürtler var...
AKP Rojava’dan elini çekmiyor. Rojava’yı tehdit ediyor. El Nusra çetelerini Türkiye’de barındırıyor, bunlara silah ve para veriyor.
Ne yapmış oluyor?
Kürdistan’ın bir parçasına karşı savaş yürütmüş oluyor.
Şimdi düşünün: İran, ansızın Güney Kürdistan’a karşı silahlı “şii gruplarını” göndermeye başlasaydı, Hewler’de, Süleymani’yede peşmergelere ve sivil halka canavarca yöntemlerle, kelle keserek, üzerine benzin döküp yakarak saldırsaydı, Kuzey’deki, Doğu’daki ve Rojava’daki Kürtler ne yapardı?
Silaha sarılırlardı. İran’a karşı harekete geçerlerdi.
Türk hükümeti, bu arada ABD, AB ve hatta İsrail, Kürtlerin bu seferberliğine ne derdi?
Diğerlerini ben bilmem ama, bu hükümet, oradaki milyarlık menfaatinden dolayı, Kürtlerin Hewleri silahla savunmasına “evet” derdi. Başbakan, Barzani’yi günahı kadar sevmese bile, Barzani’yle dayanışma hareketini desteklerdi.
“Duran gerilla”, gözlerini Rojava’ya dikmiş, AKP’nin “çözüm” yönünde mi, yoksa “Rojava” yönünde mi yürüyeceğini izlemeye almış. Hepsi bu...
* Özgür Gündem
http://www.ozgur-gundem.com/index.php?haberID=82965&haberBaslik=Gezi%E2%80%99de%20%E2%80%98duran%20adam%E2%80%99%20Cudi%E2%80%99de%20%E2%80%98duran%20gerilla%E2%80%99&action=haber_detay&module=nuce&authorName=Veysi%20SARIS%C3%96ZEN&authorID=2
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder